24 Mart 2013 Pazar

Edebi Sanatlar



   
  1- BENZETME(TEŞBİH)
        
        Aralarında ortak özellik bulunan iki kavramdan nitelik yönünden zayıf  olanın  güçlüye benzetilerek belirgin hale getirilmesidir.

Güzel Türkçe’miz anamın sütü gibidir.(Bu örnekte Türkçe ;saf,temiz ve katkısız olma bakımından ana sütüne benzetilmiştir.)
         Tam bir benzetmede dört öğe bulunur.
1-Benzeyen:Bir birine benzetilen kavramlardan nitelikçe güçsüz olanıdır.
2-Kendisine Benzetilen:Benzetilen kavramlardan nitelikçe güçlü olanıdır.
3-Benzetme Yönü:Benzeyenle benzetilen arasındaki ortak özelliktir.
4-Benzetme Yönü:Benzetmeyle benzetilen arasında ilişkiyi kuran  sözcüktür.gibi,kadar,sanki……


     CENNET            GİBİ                 GÜZEL                                 VATAN
Kendisine          benzetme                 benzetme                           benzeyen
Benzetilen           edatı                         yönü

  NOT:Benzetme yaparken her zaman bu dört   ögenin   bulunması gerekmez


2- İSTİARE(İĞRETİLEME )

           Her hangi bir varlığa,benzerlik dolayısıyla  asıl adının benzediği başka bir varlığın adının verilmesine denir.Bu sanatın özünün teşbih oluşturur.Ancak istiarede benzeyen ve kendisine benzetilenden sadece biri söylenir.

Şakaklarıma kar mı yağdı ,ne var?

Kendisine  benzetilen :kar
Benzeyen:şakaklardaki kır saçlardır.Ancak söylenmemiştir.Biz bunu mantıkla buluyoruz.
      Benzeyenin ya da benzetilenin kullanılmasına bağlı olarak iki çeşit istiare vardır.
       1-Açık İstiare:Yalnız kendisine benzetilenin kullanılmasıyla yapılır.

Semanın kandilleri yanıyor
Benzeyen:yıldızlar(yok)
Kendisine benzetilen:kandil(var)

Her güzelin  kalbinde bir aslan yatar
Benzeyen:sevgili(yok)
Kendisine benzetilen:aslan(var)

    Her güzelin kalbinde bir aslan yatar
   Gözlerimiz bulutlandı arabaya binince
  Yüce dağ başında siyah tül var
  Havada bir dost eli okşuyor tenimizi
          

     2-Kapalı İstiare:  Benzeyenin  ve benzetme yönünün kullanılmasıyla yapılan istiaredir.

      Yüce dağların başında
      Salkım salkım olan bulut.
Benzeyen:Bulut(var)
Kendisine benzetilen:üzüzm(yok)    
                   
           O giderken ağlıyordu gökler
Benzeyen:gökler(var)
Kendisine benzetilen:insan(yok)

O giderken ağlıyordu gökler
  Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyordu
  Çatma kurban olayım çehreni ey nazlı hilal
  Yürüyordum ağlıyordu ırmaklar

3. Temsili İstiare
Kendisine benzetilen ve benzetme yönüyle yapılan benzetmelerdir. Bunlarda benzeyenin anlatılmak istenen birçok özelliği kendisine benzetilenin özelliği olarak sıralanır.
Hani bir gün seninle Topkapı’dan
Geliyorduk yol üstü bir meydan
Bir çınar gördük enli, boylu, vakur
Bir çınar hiç eğilmemiş mağrur
Koca bir gövde belki altı asır
Belki ondan da fazla, dalgın, ağır
Kaygısız bir ömür sürüp gelmiş
Öyle serpilmiş, öyle yükselmiş
Yukarıdaki dizelerde Osmanlı, bir çınara benzetilmiş ancak Osmanlı hiç söylenmemiş, çınarın özellikleriyle hissettirilmiştir.
Bin gemle bağlanan yağız at şaha kalkıyor
Gittikçe yükselen başı Allah’a kalkıyor
Son macerayı dinlememiş varsa, anlatın
Ram etmek isteyenler o mağrur, asil atın
Beyhudedir her uzvuna bir halka bulsa da
Boştur köpüklü ağzına gemler vurulsa da
Coştukça böyle sel gibi bağrında hisleri
Bir gün başında kalmayacaktır seyisleri
Son şanlı macerasını tarihe anlatın
Zincir içinde bağlı duran kahraman atın
Gittikçe yükselen başı Allah’a kalkıyor
Asrın baş eğdi sandığı at, şaha kalkıyor
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
Benzeyen                Kendisine Benzetilen
Türk ulusu                              At
Hücuma geçme                       Şaha kalkma
Kurtuluş Savaşı                        Son şanlı macera
Düşman                                  Seyis
At ==> Türk Milleti
     
3-KİNAYE
       Bir sözün gerçek anlamını  söyleyip mecaz anlamını çağrıştırma sanatıdır. Bu sanatta gerçek anlamda söylenmiş olabilir ama kastedilen yan anlamdır.

 “Bulamadım dünyada gönüle mekan
   Nerde bir gül bitse etrafı diken”

Son dizede kinaye yapılmıştır.Çünkü:Gerçekten gülün olduğu yerde dikenler vardır.Ancak burada kastedilen “nerede iyilik olsa mutlaka etrafında kötülük de olur” anlamındadır.Dizede söylenen gerçek  anlamın ardında bir mecaz anlam vardır.
   “Var mı benden yüreklisi birisi bu işi yapacak”

   “Ey benim sarı tamburam
   -Niçin inilersin
   -İçim oyuk derdim büyük onun için inilerim

Bir kelime yada kelime grubunu bir sebebe bağlı olarak her iki anlama gelecek şekilde kullanma sanatıdır.Bu sanatta sözün gerçek anlamı söylenir ama mecaz anlam çağrıştırılır.

 Bulamadım dünyada gönüle mekan
Nerede gül bitse etrafı  diken

(Son dizede kinaye sanatı yapılmıştır.Gerçekte gülün açtığı yerde diken de vardır ama burada her iyinin çevresinde kötülükte vardır denmek istenmiştir.

Var mı benden yüreklisi bu işi yapacak

Ey banim sarı tamburam
Sen niçin inlersin
İçim oyukderdim büyük
Onun için inlerim

 4-MECAZ-I MÜRSEL(AD AKTARMASI):

  Bir sözün benzetme amacı güdülmeden gerçek anlamı dışında kullanılması sanatıdır.Gerçek anlama gelmesi imkansızdır.

 Ankara bu olaya tepki gösterdi.
Burada tepki gösteren şehir değil.Anakara da bulunan hükümettir.Mecaz-ı mürsel yapılmış.Şehir söylenmiş hükümet kastedilmiştir.

 Cemil Meriç’i her okuyuşumda yeni bir şeyler buluyorum. (Kitabını okuyorum kendisini değil)

  Kırmızı beyaz bu sene başarı gösteremedi.
  Evin suyu patlamış.

                                      5- TEVRİYE
   Birden fazla anlamı olan bir kelimenin iki anlama gelecek şekilde kullanılmasıyla oluşturulan sanattır.Kelimelerin yakın anlamları söylenir görünerek uzak anlamları kastedilir.Tevriyede kelimenin her iki anlamı da gerçektir.

   Ulusunkorkma ,nasıl böyle bir imanı boğar
  Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar

    Yukarıdaki dizelerde geçen ulusun  kelimesi hem yücesin anlamı hem de köpek gibi ulumak anlamı taşır. Bu anlamların ikisi de gerçektir.

    Baki kalan bu kubbede hoş bir seda imiş
I.anlam:şairin kendisi
II.anlam:ebedi

6- TEŞHİS-İNTAK  (KİŞİLEŞTİRME-KONUŞTURMA)

İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıklara insana özgü bir özellik verme sanatına TEŞHİS denir.

Alama karanfil beni de ağlatma
Sil göz yaşlarını
Ağlamak insana özgü bir niteliktir burada karanfilin ağlaması, göz yaşlarını silmesi kişileştirildiğini gösterir.

   Kanlıcayüzerken uykularda
   Mehtabı sürükledik sularda

  Aslan postu giymiş eşeğin biri
 Canına okuyacaktı dünyanın  
 İnsafı da yoktu kafir hayvanın


İNTAK: İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıkların konuşturulması sanatıdır. Konuşturma kişileştirmeden sonra gelir.Varlıklar önce kişileştirilir sonra gerekirse konuşturulur. Her intakta bir kişileştir me vardır ama her kişileştirmede bir intak yoktur.Fabllar bu sanata örnektir.

     Sordum sarı çiçeğe:
    -Annen baban var mıdır?
    Çiçek eydür derviş baba :
    -Annem babam topraktır.

    Dal bir gün dedi ki tomurcuğuna:
   -Tenimde bir yara işler gibisin
    Titrerim rüzgarlar zarar vermesin!

7- ALİTERASYON

     Şiirde aynı seslerin fazlaca kullanılmasıdır.Amaç ahenk oluşturmaktır.

      Bir büyük boşlukta bozuldu büyü

   Eylülde melul oldu gönül soldu da lale
  Bir kaküle meyletti gönül geldi bu hale


8-TARİZ(İĞNELEME-DOKUNDURMACA )

   İğneleme sözün tam karşıtının söylenmesiyle yapılır.Bir sözün karşıt anlamının anlaşılacak şekilde kullanılmasıdır.Tarizde eleştiri,yergi, alay anlamı vardır.

  Yaramaz bir çocuk için “o çok usludur “ denmesi
 Geç kalan birisine “Beyefendiler niçin erken teşrif buyurdular” denmesi

9- TEZAT(ZITLIK-KARŞITLIK)

  İki karşıt düşüncenin bir arada söylenmesi ile yapılan sanattır.Bir cümlede iki zıt kelimenin  bulunması önemli değildir. Ö nemli olan bu iki zıt kelimenin bir düşüncede birleşmesidir.

Gece uyurum,gündüz çalışırım---------(tezat değil)

Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz

Ağzına yok dediler dediklerince var imiş

10- MÜBALAĞA (ABARTMA )

Bir sözün etkisini arttırmak amacıyla bir şeyi olduğundan çok göstermek ya da olmayacak biçimde anlatma sanatıdır.

Alem sele gitti gözüm yaşından(Göz yaşından sel oluşmaz o nedenle abartma yapılmıştır)

Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle

O kadar zayıftı ki
Bir dalın arkasına geçse göremezdi kimse onu

Merkezi hake atsalar da bizi
Küre-i arzı patlatır çıkarız
           11-SECİ
  Düz yazıda kafiyeli sözcüklerin kullanılmasıdır.

  İlahi! kabul senden, red senden;şifa senden, dert senden.
İlahi! iman verdin,daim eyle; ihsan verdim, kaim eyle


12-   TENASÜP

Anlamca aralarında ilişki bulunan sözcüklerin bir arada kullanılması sanatıdır.

Gün bitti ağaçta neşe söndü
Yaprak ateş oldu kuşta yakut
Yaprakla kuşun parıltısından
Havuzun suyu erguvane döndü

13-HÜSN –İ TALİL (GÜZEL SEBEBE BAĞLAMA)

Bilinen bir olayı sebebinin dışında daha güzel bir sebebe bağlama sanatıdır.

Güzel şeyler düşünelim diye yemyeşil oluvermiş ağaçlar
Ateşten kızaran bir gül arar da
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi

Üzüm üzüme baka baka kararır

    

14-TECAHÜL-İ ARİF

   Bilinen bir gerçeği bilmez görünerek anlatma sanatıdır.

    Gökyüzünün başka rengi de varmış
    Geç fark ettim taşın sert olduğunu
    Su insanı boğar ateş yakarmış
    Her doğan günün bir dert olduğunu
    İnsan bu yaşa gelince anlarmış
   Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var?
   Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?
………………………..
 Yılın ilk karı yağdı
  İyice kısaldı günler
  Ölülerimiz üşür mü ki?
…………………………….
Sular mı yandı,neden tunca benziyor mermer?

15-TELMİH (HATIRLATMA)

     Herkesçe bilinen tarihi bir olayı,kişiyi ya da bir öyküyü hatırlatma sanatıdır.

    Sultan Süleyman’a kalmayan dünya
    Sana da bana da kalmaz
(Bu dizede hayvanlarla konuşabilen Hz. Süleyman peygamber anımsatılmıştır)

     Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi(Bedir savaşındaki askerler)

    Gökyüzünde İsa ile
    Tur dağında Musa ile
    Elindeki asa ile
   Çağırayım Mevla’m seni
   
  16-   CİNAS
    Şiirde yazılışları aynı anlamları farklı sözlerin bir arada kullanılması sanatıdır.

     Neden içsin kuzu su
     Beni inim inim inleten
     Bir ananın kuzusu

    Kısmetindir yer yer gezdiren seni
    Arşa çıksan akıbet yer yer seni



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder